Dünyanın açık, acımasız lideri ABD’nin vatandaşlarının seçimlerde oy verebileceği, iktidar olma şansı olan iki partisi vardır. Bu iki parti de neredeyse aynıdır. Tahterevalli gibi bir seçim olur, biri, öbürü, biri öbürü… Bu partiler hiç tereddütsüz kendilerine dev yardımlar ve dev baskılar yapan firmaların ve IRA gibi dernek ve vakıfların kölesidir. …
Yazının Devamı »Kuraklık
Batı Avrupa bağları bu yıl büyük bir kuraklık yaşadı. Kuraklık İspanya’da zeytin verimini de büyük ölçüde etkiledi. İspanya zeytinde “yok yılı” yaşıyor. Kuraklık yalnız üzüm kalitesi ve verimi etkilemekle kalmadı, bazı bağların kurumasına da neden oldu. Bu kuraklık beklenen bir olguydu. Yıllar önce İtalya’da bağlarda dolaşan bir arkadaşım, yaşlı bir …
Yazının Devamı »Adamızın halleri
Motorla Aburga Feneri’ni döndükten sonra ,Yakar Kaptan’ın evi ve Salman Bey’in evinin arasından elektrik direğine kadar bizim sokak, evimiz görünür, kalbim heyecan, sevinç, mutluluk içinde; “çok şükür” derdim, “adamdayım.” Sıra sıra dizilmiş bembeyaz badanalı evleriyle, ihtişamlı kalesiyle, turkuaz mavi karışımı eşsiz deniziyle, kendine özgü yaşantısıyla her zaman göz kamaştırırdı adamız. …
Yazının Devamı »Can’ın ardından
Karabük’te görevliydik. Bir akşam çıkageldiler kardeşim Süleyman’la birlikte; aynı gemide askerdiler, sürpriz yapmışlar, bize uğramışlar bayram izninde. Nasıl mutlu olduk; zaten gurbetteyiz, hısım akrabalık, çocukluğumuz… Kurmuştuk sofralarımızı, gülüş cümbüş, hayaller, güzel günler görmekti dileğimiz. Can eniştemin yeğeniydi. Fakat sadece bu değildi, akrabalık da vardı babalarımızdan ötürü. Yan yana iki ayrı …
Yazının Devamı »Aklımdaki sorularla yaza merhaba
Bugün 1 Nisan. Sert bir kışın ardından gecikerek de olsa nihayet güneş ve bahar. Çayır tarafında yürüyorum. Denize doğru inen patikalardan birindeyim. Etrafım bağlarla çevrili. Tek tük yıkık eski bağ evleri var. Bu yolu oldukça seviyorum. Bağlarda ilk yapraklar çıkmaya başlamış. Yenilenme her zaman büyük heyecan katıyor hayata. Mor salkımlar …
Yazının Devamı »Islomania ya da ada tutkunluğu
Bir İngiliz yazarı olan Lawrence Durrell’in ortaya koyduğu bir kavram “İslomania”. Hadi manyaklığı demeyeyim de “ada tutkunluğu” veya “ada tutukluluğu” olarak tanımlanabilecek bir deyim. Yazarın henüz tıp literatürüne geçmemiş hastalıklar listesinde yer alıyor. Tarifine gelince; “adalarda karşı konulmaz bir çekicilik bulan insanların ruh hali” denebilir”. Bu insanları, bir adada, denizle …
Yazının Devamı »Ne güneşler batıyor
Florida’da gördüğümüz gün batımı kutlaması adamıza çok yakıştı. Ancak bu haliyle değil. Son yıllarda adanın en popüler kültür turizmi etkinliğinin “gün batımı” haline geldiğini görünce sevinsem mi yoksa yerinsem mi bilemiyorum! Çünkü ne mutlu ya da ne yazık bize ki, biraz da bizim marifetimiz sayılabilir. Şimdiki toz duman, kargaşa görünümüyle …
Yazının Devamı »Mendirek için bir yazı…
Mustafa Dermanlı, yeni Mendirek sayısı çıkmadan evvel dergi yazarlarına mutat bir e-mail atar. Yazıların son gönderilme tarihini bildirir ve varsa yazılması gereken dosya konusunu, araştırma ve benzerlerinin haberini verir, yoksa serbest olacağımızı söyler. Bu e-maili alacağını bilmenin ayrı bir tadı vardır yazacak olan için. Bir işe koyulmanın habercisi, gizli bir …
Yazının Devamı »Adanın eski sofraları
1970’lerden beri Poyrazliman’daki evimizde çok sofra kuruldu, çok misafir ağırlandı.1980’lerin sonlarından itibaren, ben de bu sofraların parçasıydım. Eskiden her hanede fotoğraf makinesi olmadığından, sofralarla ilgili esas bilgi dilden dile dolaşan hikâyelerindeydi. Bu hikâyeleri, becerebildiğimce toplamaya çalıştım. Elimdeki bazı fotoğrafları bu hikâyelerle eşleştirebildiğimde de, ortaya adalı bir ailenin yaz sofralarına dair …
Yazının Devamı »Adada bir bayram sabahı
Bayramlar adada çok özeldi. Milli bayramlar da dini bayramlar da adalılar için festival havasında geçerdi. Zamanın zaten yavaş aktığı adada hazırlıklar, hayata mana katma, akışı biraz daha hızlandırma, sosyalleşme çabalarının yegâne sebeplerindendi ve belli bir ritüelin parçaları şeklinde uygulanagelirdi. Evimizin yan tarafı amcama ait boş bir arsaydı. Öğretmen lojmanlarının hemen …
Yazının Devamı »Yiğit Başak: Hayatımı resim yaparak geçirdim
Yiğit Başak; adada 20 yılı devirmiş, buranın koşullarına katlanmanın ötesinde adayla gönülden bağ kurmuş bir ressam. Rum Mahallesi’nde “Resim Evi” adlı atölyesiyle sanat ilgililerine yağlı boya tablolarını sunuyor ve satıyor. Burayı da ‘devamlı yağlı boya resim sergisi’ olarak tabir ediyor. Tuval ve tahta parçaları (ve lodos tahtaları) üzerine yaptığı rembetikoları, …
Yazının Devamı »Ütopyadan distopyaya(?)
Yaz başında, özellikle evladımız Ramazan’ın öldürülüşünden sonra, ada hakkındaki konuşmalara kulak kabartınca şu soruyu sormamak mümkün değildi: Yoksa ütopyadan distopyaya mı geldik? Bu kadar çabuk mu oldu bu? “Ütopya” dilimize girmiş olan bir kelime. Her şeyin mükemmel olduğu düşünülen yerler hakkında kullanıyoruz. Bir çeşit ideal-ülke diyebiliriz. İngiliz yazarı Thomas Moore …
Yazının Devamı »Asma Yaprağında Omlet
‘Asma Yaprağında Omlet’in tarihi Lodos Bozcaada’nın açıldığı günlere kadar gider. Hatta öncesine. Bir zamanlar, henüz daha ergen bir ortaokul öğrencisiyken ben, az gitmiş, uz gitmiş, annemin kaçıncı taşınma hazırlıkları bilmediğim bir zamanda pek çok yerden sonra, Beykoz’a taşınmıştık. Memur çocuğu olarak büyüyenler beni anlayacaklardır. Biz kaçıncı okulumuz olacağını hesaplayıp, bir …
Yazının Devamı »Bahriyeli Ziya
Geçmişe dair silik hatıralarla yüklü tozlu raflarda, teneke kutular veya albüm içlerine saklanmış onca fotoğraf ve kartpostalla doludur evlerimiz. Kimileri biriktirir anılarını. Kaç ev kaç gönül değiştirdiğinin bir önemi yoktur. Sandığında gizler tüm yaşanmışlıklarını, atmaz kıyamaz bir türlü! Gül rengi şarabıyla baş başa kaldığı bir akşam açar kapağını ve geçmişe …
Yazının Devamı »Turizm cephesinde yeni bir şey yok
Turizm, insanları birbirine yaklaştıran, farklı kültür ve coğrafyalar arasında köprü oluşturan, bireysel, yerel ve küresel barış ve hoşgörüye hizmet eden ticari bir etkinlik olarak anlatılmıştı bizlere. İlkokul, ortaokul yıllarında kutladığımız turizm haftalarında, biz hep böyle ya da benzer bir biçimde işittik turizmi. Biz turizmi öyle bildik; öyle bilmeye de devam …
Yazının Devamı »Bitmeyen işleri bitiren hayaller
Bu sayfada ada sanatını anlatmaya müzikle başladık. Sahne ve ses sanatlarıyla devam edip el sanatlarına geçiş yaptık. Yine aynı alandan önemli bir ada sanatçısını bu sayıda konuk ediyoruz. Bozcaada’da kurduğu cam atölyesi ile kısa sürede dikkat çekici işlere imza atan Zeynep Aksu ile iki tutkusu üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik… Zeynep …
Yazının Devamı »#bozcaadabizim #bozcaadaonların #bozcaadahepimizin
Yeni sayıda ne yazmalı diye düşünürken, hop diye gündemimize düştü ihale haberleri. “Nasıl yazmadan durayım? Nasıl sussun kalemim?” derken, biz ada sevdalıları direne direne kazandık… Demek ki neymiş? Birlikte olunca tüm zorluklarla mücadele edilebiliyor, bütün problemlere çözüm bulunabiliyor, geri adım attırılabiliyormuş. Emeği geçen herkese teşekkürler, tweet atan elleriniz dert görmesin! …
Yazının Devamı »Asırlara direnen konak: Kuşlu Konak
Düşünün ki, Bozcaada’da 19. yüzyılın ortalarında inşa edilen bir yapı bugün halen, aynı güzellik ve görkemiyle ışıl ışıl bir şekilde ayakta. Bu sayıda, adanın ‘kudretli’ olarak tanımlanabilecek yapılarından birine, Kuşlu Konak’a büyüteç tutuyoruz. İsimler mekânların karakterini yansıtır; ve hattâ yaşatır çoğu zaman. Bir mekânı geçmişinden koparmadan bugüne taşıyabilmekse, ülkemizde, kendi …
Yazının Devamı »Sonbaharın savrulan yaprakları
Biz, “Yaz bitti, sonbahar geç gelecek” derken, ne bilelim sonbaharın çınar yapraklarıyla beraber adanın sevilen simalarını ve adaya geçmişte iz bırakmış dostlarını da savrulup götürecek. 1999 yılında yine bir sonbahar eylülü, yazdan kalma günlerini yaşıyor. O zamanlar iki film birden sloganını aratmayan bir sinema platosuna hakim bir ada sonbaharı yaşanıyor. …
Yazının Devamı »Eskinin şarap fabrikası, bugünün oteli
Eskiyenler yenilenmeli, yenilerse çağın estetik anlayışına göre tekrar yorumlanmalıydı. Bu şarap fabrikası da yaklaşık 100 yıllık geçmişinin ardından yoğun bir restorasyon çalışmasıyla 2006 yılında butik tarzda mistik bir otel olarak hizmete girdi. Bozcaada’nın geçmişinde iki temel malzemenin yeri son derece elzemdi. Ahşap ve taş. Biri insanların başını sokacağı bir ev …
Yazının Devamı »Bozcaada’da 10 yıl geride kalırken
2007’nin yazında ilk kez adaya gelirken, gemide (arabalı vapura biz burada gemi diyoruz) nasıl büyük bir şaşkınlık yaşadığımı dün gibi hatırlıyorum. İnternette fotoğraflarda gördüğüm ada, bu değildi; oradaki ışıl ışıldı, bu gerçek hali ise çorak, neşesiz, soğuk görünüyordu. Gemi, limana girince her şey değişti; yüzüm aydınlandı. Haşmetli bir kale, kiremit …
Yazının Devamı »Eylülün ardı
Ekim ayına girdik şimdilerde. Ada Eylül 20’den sonra bir ıssız, sakin. Kapalı pek çok yer. Böyle zamanlarda yürüyüş yaparken hep anılarım aklımın bir köşesinde oluyor. Bir zamanlar Lodos varken, yani biz henüz restoran işletmeye devam ediyorken, sabahları dükkanı erken açmak en sevdiğim işti. Sokaklar ıssızken, henüz mahallede ve adada hayat …
Yazının Devamı »Ada var oldukça, üretim devam edecek
‘Ada Sanatının İçinden’ köşemizde bu sayıda da adanın çalışkan ve üretken sanatçılarından Nur Sütçü bize hikâyesini anlattı. Bozcaada’da el sanatları ve seramik çalışmalarıyla tanınan Nur Sütçü, “Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi – Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü mezunuyum. Seramik sanatında 15 yıllık geçmişim var. Çini sanatı alanında geleneksel …
Yazının Devamı »Geçmişten bugüne Simyon Meyhane
Bu sayıda “Neydi, Ne Oldu?” köşemize adanın en eski ama halen var olan mekânlarından birini, Simyon Meyhane’yi taşıdık. Mendirek dergisinin misyonlarından biri, adanın geçmişiyle bugününü buluşturmak. Söz konusu Bozcaada olunca da, eskiye dair hikâye, konu bitmiyor haliyle. Bitmesin de zaten. Bazen söylenen bir şarkıda, bazen okunan bir şiirde ya da …
Yazının Devamı »Taki
Adamızın kalabalıklaştığı zamanlar başladı. Başladı diyoruz ama Nisan başından beri iyi bir yoğunluk yaşanıyor. Her ne kadar çoğunluk memnun olsa da özellikle esnafın para kazanması, kışı geçiren esnaf için iyi bir can suyu oldu. Kışın sessiz ve sakin geçen sokaklar ve ada yaşamını hareketlendirmek, yıllardır tüm yönetimlerin ortak gayesi olmuş, …
Yazının Devamı »Miskin Liman’da alamatralar
Yolum ne zaman adalara düşse, ilk adım attığım yer genellikle liman ve balıkçı barınakları olmuştur. Mesleki meraktan mıdır yoksa adalılıktan gelen alışkanlık mı bilemiyorum. Lakin deniz ve tekneler adaların ayrılmaz bir parçası olarak görünmüştür gözüme hep. Bozcaada’ya ilk geldiğim gün de öyle yapmış, soluğu miskin limanın dinginliğinde suda adeta asılı …
Yazının Devamı »Yarım dalya: Mendirek’in 50. sayısı
2014 yılının başlarıydı. Oldukça sert bir havada eşim Burcu ile adaya geçiyorduk. Amacımız yaklaşık bir yıl sonra yaşamayı planladığımız Bozcaada’da iki hafta kadar geçirmek ve kışını da test ettiğimiz adada yaşayıp-yaşamamaya karar vermekti biraz. Elbette yaz mevsiminden daha fazla diğer mevsimlerini sevdiğimiz Bozcaada’da biraz kalmak da bize iyi gelecekti. Sağ …
Yazının Devamı »Derin sızı
“Ancak bir kentin sokaklarında, bir tür acı çekerek yaşamış olan biri, kaldırım taşlarının, kapı eşiklerinin, tuğlaların, pencerelerin ne anlama geldiğini fark edebilir.” John Berger “Bana ayırdığın bu beyaz sayfaya” diyerek başladığımız hatıra defteri yazılarını hatırlayanlarınız vardır. Bilmeyenlere ise şöyle diyelim: Geçmiş yaşamınızı, dostluklarınızı hatırlamak, geleceğe naif kısa notlar bırakılan bir …
Yazının Devamı »Kültürel kalıcılık üzerine: Mektup
Yıllar önce bir yabancı dostum Londra’daki evlerinin sokak isminin 1600’lü yıllardan kalma olduğunu söylemişti. Bizim Levent’teki evimizin bulunduğu sokağın ismi son on yılda, Karanfil’den Lavanta’ya, Lavanta’dan Didem’e üç defa değişti. Adres verirken “Eski Lavanta”, “Yeni Didem” gibi karmaşık bildirimler yapıyoruz. Sokağın en yeni isminin ne olduğunu zaman zaman biz bile …
Yazının Devamı »Bozcaada’daki çocukluğum / ΤΑ ΠΑΙΔΙΚΑ ΜΟΥ ΧΡΟΝΙΑ ΣΤΗΝ ΤΕΝΕΔΟ
Çocukluğumu düşününce aklıma ilk gelenler resim Rum Mahallesi’nde olan evimiz, Rum İlkokulu’nda Türkçe, Rumca ve Fransızca öğretim, sokaklarda ve arsalarda okuduktan sonra, başka çocuklarla beraber oynadığımız çelik çomak, topaç, gizleme, futbol gibi oyunlar geliyor. Adamızda o zaman otomobil yoktu ve biz korkusuzca oynuyorduk. Akşam olunca yollar evlerin duvarlarında asılı olan …
Yazının Devamı »Betonlaşmayı kim ister? “Hiç kimse!”
Son sözü baştan söyleyerek yazımıza başlayalım: “Kimse adanın betonlaşmasını istemiyor.” Ada içindeki tartışma tamamen yapay. Herkes “kendi eşeğinin daha anırgan” olduğunu kanıtlamanın peşinde. Bunun için de karşı tarafı düşman ilan etme kolaycılığını seçmiş durumda. Tarafları, malum “yürüyüşe katılanlar” ve bu “yürüyüşe katılmayanlar” olarak adlandıralım. Yürüyüşe katılanlar karşı taraf için; Bunlar …
Yazının Devamı »Bozcaada Bayramiç Hattı – Adalı Yörükler
Bozcaada’nın kültürel ve toplumsal alt yapısı ne zaman konu olsa; ne zaman bu topraklara can veren insanlar ve bu insanların ortaya koyduğu yaşam biçimimden söz edilse yapılan tartışmalarda bir eksiklik görmüşümdür. Bu konuda, daha önce Lissy Lou (Liza) tarafından çıkarılan ‘Adaposta’ gazetesinde iki yazım yayımlanmıştı. Bu yazılarda, adanın bugünkü tarihine …
Yazının Devamı »Kaybol(ama)mak
Pastırma yazı neşelendiriyor bizi bu yıl da. Güneş tüm içtenliğiyle gülüyor hâlâ. Ada insanının tüm gün dışarıda geziniyor olmasından belli, memnunuz hepimiz halimizden. Sokaklarda elimiz cebimizde öyle amaçsız dolaşmayı seviyoruz bu mevsimde. Memnunuz ve seviyoruz, lakin yine de hepimiz kaçıp gitmek istiyoruz arada. Şairin dediği gibi değilmiş aslında, zor değilmiş …
Yazının Devamı »Çınar ağacının gölgesi
“Sokakların, evlerin ve içlerinde yaşayan insanların, kendi aralarında kurdukları ilişkiler tamamen tesadüfü ve kısa süreli gibi görülebilir. Evler, semtler ve şehirler, başka bir plan ile yerlerine yenileri yapılmak üzere yerle bir edilebilir. Ancak, taşların yerleri değiştirilebilse bile, taşlarla kurulan ilişkiler bu kadar kolay değiştirilemez”. (Fransız sosyolog ve düşünür Halbwachs) O …
Yazının Devamı »‘Romantik Dönem’in sonu
Denizimiz cesetlerle doldu. Artık ondan ‘mezarlık’ olarak söz ediliyor. O kadar çok insan öldü, o kadar çok çocuk öldü, o kadar çok bebek öldü ki, her köşesinde hayaletler dolaşıyor. Hangi kuytudan, hangi yosun yığının altından, hangi kumsaldan ceset çıkacağı belli olmuyor… Lodosçular artık tahta parçaları değil, insan parçaları topluyorlar. Hemen …
Yazının Devamı »Bozcaada’da lakaplar
Bir ada insanını ziyarete adaya gelip isim, soy isimle sorduğunuzda , bazıları kim olduğunu çıkartamaz. Ama lakabıyla sorduğunuzda herkes tanır. Ahmet Tekin veya Abdullah Tekin derseniz karşısındaki insan düşünür, ama Zogu Abdullah veya Zogu Ahmet derseniz herkes tanır. Yazılarımda elimden geldiğince ada insanından çeşitli kesitler sunmaya çalışıyorum. Zogu Ahmet amcamız, …
Yazının Devamı »Mavidir umudun rengi
Mevsime inat güneşli bir İstanbul sabahından yazıyorum size. Sonbaharı yaşarken, adım adım kışa da yaklaşıyoruz bu günlerde, ısıran bir soğuk var yüzümüze vuran. Sıcacık bir fincan kahve olsa elimde şimdi, yanımda şömine yansa ve ben adada olsam… Kaleyi izlesem uzaktan; zulümlere, yıkılmalara rağmen yine de ayakta duran güçlü kaleyi… Sebepsiz …
Yazının Devamı »Mavrella’nın öyküsü
Yaşantımızda bazı rastlantılar vardır. Beklenmedik mutlu sonuçlar doğurur. Bunlardan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Geçen sayımızda adamızda, floksera sonrası kaybolmuş bazı üzüm türlerinden söz etmiştim. Eski bağcılardan bu türlerle ilgili bilgi toplamaya çalışıyordum. Geçen yıl Feraye ve Lütfi Tınç‘ın bağında, kayalıkların arasında yaprağı tanıdığım üzümlere benzemeyen bir asma gördüm. Üzerinde tek …
Yazının Devamı »Böyle bir ada düşlememiştik
Geçen yaz zor bir turizm sezonu geçirdik. Daha da düşündürücüsü, geçirdiğimiz zor sezonun gelecekteki daha zorların habercisi olması. Umulanın üzerinde gelen ziyaretçiler, özellikle günübirlikçiler, adanın imkânlarını zorladı. Patlayan kanalizasyonlar, kesilen sular, geç vakitlere kadar süren eğlence yerlerinin gürültüsü özellikle merkezde yaşayanların hayatlarını çekilmez hale getirdi. Bütün bu olgular sürpriz değildi. …
Yazının Devamı »Kalimera Paidia veya Günaydın Çocuklar!
Bozcaada sokaklarında Rumca konuşmaların daha çok duyulduğu, insanların birbirine her iki dilde daha çok hitap ettiği zamanlar. Bozcaada Rum Mahallesi’nin arka sokaklarında, görkemli, güzel bir bina vardı. İçinde bol bol kalimera (günaydın), ya sas (merhaba), zaman zaman da kirye diefthinda (Müdür bey) sözlerinin duyulduğu bir bina. Eski Rum İlk Okulu. …
Yazının Devamı »Doğaya yabancı milenyum çocukları!
Uzmanlar, bilim insanları, konuya hakim kişiler milenyumdan bu yana bu gezegen için sayısız tehlike sıraladı ve sıralamaya devam ediyor. Ama şundan bahseden hiç kimse olmadı henüz: “Çocuklarını doğadan ve onun barındırdıklarından uzak yetiştiren yeni nesil ebeveynler.” Ayakkabısı kirlenecek, çamur olacak diye toprağa basmaktan korkan çocuklar… Nisan yağmurunda ıslanmaktan korkan, üzerine …
Yazının Devamı »Kaptan
Bozcaada’da yaşayan insanların, Bozcaada ile bir şekilde ilgisi olan herkesin deniz ve gemi ile mutlaka bir bağlantısı vardır. Her ne kadar şu anda adaya hizmet veren geminin işletmeciliğini yapan kurum herkesin dilinde yer alıyorsa, her toplantıda dile getiriliyorsa da, bizim adamızda ve diğer adalarda yaşayan insanlar için önem arz eder. …
Yazının Devamı »Vazgeçmek mümkün değil!
“Bekliyorum, Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın…” Vazgeçmenin mümkün olmadığı bir havadan kastettiği tam da bu mevsim olmalı Orhan Veli’nin. Ve bunu kesinlikle Bozcaada’ya yazmış olmalı… Yıllar önce ilk defa sonbaharda geldiğimde adaya, benim mevsimim işte bu demiştim hatırlıyorum. Sokaklarda dolaşırken, kapı önlerinde oturan adalı teyzelerin şaşkın bakışlarına …
Yazının Devamı »Birlikte yaşamı oluşturmak
Eylül ayının sonunda Halk Eğitim Merkezi’nde, yerel yöneticilerin, esnafın ve ada halkının katıldığı Sezon Değerlendirme Toplantısı yapıldı. Uzun süredir bu denli kapsamlı bir toplantı yapılmadığından dolayı olsa gerek salondaki tüm koltuklar dolmuş, ekstra sandalyeler de getirilmişti. Sezonun değerlendirmesi elbette yapıldı. Ama esas konuşulan adaya dair sorunlar, fikirler, projeler, yakınmalardı. Bu …
Yazının Devamı »Mona Lisa ile selfie
Fransa. Paris. Louvre. Dünyanın en ünlü eserlerini barındıran ünlü müze. Rembrandt, Rubens, Poussin, David gibi sanatçıların eserlerinin, Milo’nun Venüsü’nün sergilendiği yer. Ama bir eser var ki; özellikle görmeye gidilen, insanların önünde mahşeri kalabalıklar oluşturduğu eşsiz bir yapıt: Mona Lisa. Orijinal adıyla, La Gioconde. Sanat, bilim ve ilgi alanına giren her …
Yazının Devamı »Adanın Geleceği: Eğitim şart
Bozcaada’nın sorunlarından çokça bahsetme mevsimi açıldı. Yakında yapılacak yerel yönetim seçimleri, adaylar, taraftarlar, projeler, kampanyalar, seçmenler vs… Doğaldır ki, bir süre konumuz bunlar olacak. Nereye gitsek kimle konuşsak mevzu adanın geleceği… Sosyal medya hesapları, yerel basın, sokak sohbetleri, kahvaltılar, toplantılar, yemekler; her yerde gündem aynı. Bu tartışmalara bu köşeden bir …
Yazının Devamı »Bir küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk
Her ne kadar başlıktaki bilmecenin cevabı “limon” olsa da, bu güzel bilmeceyi duyunca aklıma gelen sahiden hünerle yapılmış harika bir karışık turşu, hem bu mevsimin hem de Mendirek’in bu sayısının yakışanı olacak. Yemek kültürümüzün ayrılmaz parçasını düşününce, önce çocukluğumda annemin turşu günleri gelir aklıma. Rengârenk sebzelerle dolu tepsiler, sarımsaklar, limonlar, …
Yazının Devamı »Hem çocuklara, hem de içindeki çocuk büyümeyenlere
Geçen sayıda kumsallarda, bir ağaç altında okuyabileceğiniz öykü kitaplarına yer vermiştik. Bozcaada turizm sezonunun tam da ortasıyken, bu sayıda da hem ada çocuklarını, hem de adamıza misafirliğe gelen çocukları ilgilendiren çocuk ve gençlik kitaplarının ilk akla gelenlerini derledik. Her ne kadar çocuklar için desek de, büyükler de çaktırmadan okuyabilir! Küçük …
Yazının Devamı »Bozcaada sahillerinde okunacak üç kitap
Kültür Kargası sayfamızda adaya dair kitapları ve adalı yazarların kitaplarını sizlerle paylaştık bugüne değin. Elbette arada atladıklarımız olmuştur. Bu sayıda ise sizlerle Bozcaada sahillerinde keyifle okuyacağınız üç güzel kitabı paylaşacağız. Bozcaada bir yandan turizm sezonuna girerken, bir yandan da kafanızı dinleyip bir şeyler okuyacağınız bakir sahillere de sahip. Alın kitapları, …
Yazının Devamı »Bir ada rüzgârı kitabı: Poyrazaltı
Haluk Şahin’in “Poyrazaltı – Bozcaada Değişirken” kitabı, adanın 90’lı yıllarından günümüze kadar geçen süredeki değişimine ışık tutarken, adayla tanışmaya can atan taze adalılara da kılavuz niteliği taşıyor. Haluk Şahin’in 2013 yılında yayımladığı Poyrazaltı kitabı bu sayıdaki konuğumuz. Haluk Şahin’in adaya dair yazmış olduğu ilk kitabı olan Bozcaada Kitabı 2000 yılında …
Yazının Devamı »Bozcaada’da kalamarın yolculuğu
Malum kış yaklaştıkça kalamar tutan adalılar ya kıyıdan yahut tekne ile kalamarın peşine düşüyor. Bazıları boş vakitlerini geçiriyor, bazılarıysa rızkını çıkartıyor. Bu işi meslek edinip birkaç aylık geçimini sağlayanlar bile var. Bu sayıda biz de kalamarın izini sürdük. Bozcaada’da kışın yapılan en büyük aktivitelerden biri de kalamar avcılığı. Biz de …
Yazının Devamı »Bostancıbaşı Sinan
İstanbul, Sultanahmet Meydanı’nda güneş doğmak üzereydi. Yıllar nasıl da su gibi akıp gitmişti. Urumeli’nde şirin bir köyde doğmuştu. İki çocuklu bir ailenin sağlıklı, güçlü, gürbüz çocuğu idi. Osmanlı’nın köye geldiği o günü hiç unutamadı. Devşirildiği gün sepette taşınan 3-5 yaşında bir bebek değildi. Tamı tamına dokuz yaşında idi. Ailesinin gönül rızası ve gönülden isteği …
Yazının Devamı »Ada yemekleri eşliğinde öyküler okumaya var mısınız?
Ümit Hamlacıbaşı’nın ‘Kala Afiyet Bozcaada Mutfağı’ isimli kitabı ile Kadir Aydemir’in derlediği ve 34 yazara ev sahipliği yapan ‘Bozcaada Öyküleri’ isimli kitap Kültür Kargası’nın bu yazısının misafirleri! İlk kitabımız, Chiviyazıları Yayınevi tarafından ilk olarak 2003 yılında basılan Ümit Hamlacıbaşı’na ait ‘Kala Afiyet Bozcaada Mutfağı’ adlı kitap. Belirtmemiz gerekir ki, Kala …
Yazının Devamı »Adadan ayrılan iki aileyi Yunanistan’da ziyaret ettik
Yunanistan’a yaptığımız gezi aynı zamanda uzun yıllar evvel Bozcaada’dan ayrılan iki aileyi ziyaretimizi de kapsıyordu. Bu dergi hikâyeler biriktirmek üzerine varsa, bu iki ailenin bize kattıkları şimdiden en önemli yeri alıyordu! Yıllardır Bozcaada’ya gelip gideriz. Bu sene başında Bozcaada hayalini gerçeğe dönüştürüp, İstanbul’a elveda edip adaya taşındık. Fakat adadaki maceramız …
Yazının Devamı »Bozcaada Kaymakamı Hüseyin Hüsnü Efendi
Bozcaada’nın kayıtlı tarihi ve bu tarih sahnesinde yer edinen bazı önemli kişilerin, bizi hâlâ geçmiş zamanla bugün arasında birbirine bağlayan yolun mimarlarından olması, hikâyelerini gün yüzüne çıkarmak konusunda şevkimizi arttırıyor. İşte o isimlerden biri… O gün, Bozcaada Kalesi içindeki Hüdavendigâr Camisi’nde kılınan cuma namazından sonra, balıkçı barınaklarının hemen yanında bulunan …
Yazının Devamı »Bozcaada’nın fotoğrafları ve destinasyonu
Kültür Kargası köşemize, Bozcaada’yı görsel ve bilimsel olarak anlatan iki önemli çalışmaya; Hakan Gürüney’in “Bozcaada Fotoğrafları” isimli eserine ve Murat Aksu’nun “Bozcaada Destinasyonu” kitabına yer veriyoruz. Bozcaada Yerel Tarih ve Araştırma Müzesi’nin kurucusu olan M. Hakan Gürüney’in arşivsel çalışması olan “Bozcaada Fotoğrafları” kataloğu inceleyeceğimiz ilk eser. Geçmişten günümüze var olan, …
Yazının Devamı »Bozcaada’nın 5 yürüyüş rotası
Hayatı boyunca iki teker dışında araç kullanmaktan pek de keyif almayan, gideceği yer yürüyüş mesafesinde ise mutlaka yürüyen, kısaca yürümeyi seven bir Bozcaadalı olarak, Bozcaada’nın küçük ve rakım olarak alçak bir ada olmasından elbette sayısız kez faydalandım çocukluğumdan bu yana. Biz çocukken, öyle 15 dakikada bir kalkan minibüs, arayınca gelen …
Yazının Devamı »Adadaki işçiler ve günlerin getirdikleri
İşler çok yoğun. Şükürler olsun fena da değil. Oteller neredeyse dolu, lokantalar çalışıyor, kafeler, bakkallar, tamirhaneler, atölyeler, hediyelik eşya tezgâhları herkes bir telaş içinde, işinde gücünde, kazanıyor; uzun ve yorucu bir kış için hazırlık yapılıyor. Tüm çalışanların işyerlerinin çeşitli sorunları var dile getiriliyor, şikâyetler az çok dikkate alınıyor; çözüm yolları …
Yazının Devamı »Risk yönetimi mi, şeytanın avukatlığı mı?
Her şey yolundayken kimse, işlerin bir gün bozulabileceğini düşünmez. Doğamız gereği bizler olumlu olanı algılar olumsuz olasılıklara karşı daha mesafeliyizdir. Hastalanmadan sağlığımızı korumak, deprem olmadan önlemler almak, kazalara karşı tetikte olmak, çoğu zaman, zorlandığımız durumlardır. Düşünelim bir kere ya da şeytanın avukatlığını yapalım. Bozcaada’nın çevresinde bir petrol tankeri batsa ve …
Yazının Devamı »