2022

2022 biterken Bozcaada Ekolojik Belgesel Festivali’ne dair

“Tersyüz edilmiş hakikatin maddi temellerinden kurtulmak; işte çağımızın kurtuluşunu oluşturan şey budur.” Guy Debord, “Gösteri Toplumu” Ayrıntı Yay. 1996 Belgesel izlemek, belki de gösteri sanatları içerisinde insan ve yaşadığı evrene dair söyleyeceği her sözü, doğruca yahut zaman zaman sanatın diğer dallarından destek alarak vermesi bakımından, çağımızın simülasyon dünyasında en doyurucu …

Yazının Devamı »

Kadim Anadolu’da ‘çağdaş müzecilik’

Müze ve müzecilik kavramı, bilimsel anlamda 20. yüzyılın başlarından itibaren karşımıza çıkmaktadır. Müzeciliğin temelinin ise daha bu kavramların farkında olunmadığı dönemlerde eski kalıntılara duyulan ilgi sonucu ortaya çıkan koleksiyonculuk ile atıldığını söylemek mümkün. Zaten müzecilik tarihine baktığımızda da ilk müzelerin bu koleksiyonların bir araya getirilmesi ile oluştuğunu söyleyebiliriz. Tarihi zenginliği …

Yazının Devamı »

Adanın sofraları III

1990’ların başlarından itibaren adadaki evin sofralarında konuşulanları önemseyip kulak kabartacak kadar büyümüştüm. Artık sofra sadece yemek için tertip edilen bir masadan ibaret değildi gözümde. Bozcaada’dan ve diğer adalardan (aralarında ailemizin bir kökünün dayandığı “uzak vatan” Girit de vardı), Kasımpaşa’dan Kuzguncuğa varıncaya İstanbul’un semtlerinden, dedemin babası Mehmed Şerif Bey’in esarette kaldığı …

Yazının Devamı »

Aynalı

Bu güzelliğin adı “Aynalı”. Adını kızım koydu. Anı kalsın diye hikâyesini paylaşmak istiyorum. Bozcaada’dan sevgili arkadaşım Günay’la birkaç sene evvel adada keçiciliğin gittikçe azaldığına dair hasbihâl etmiştik. Günay da kendilerinin de keçi beslediğini ama gittikçe zor hale geldiğini söylemişti. Zira babası Ruhi amca yaşlanmış, Günay’ın üzerindeki iş yükü de yıllar …

Yazının Devamı »

Adanın kaybolan değerleri

Cumhuriyetin kazanımlarından biri de Sümerbank fabrikalarıdır. Sonraları tüm ülkeye, en ücra köşelere Sümerbank satış mağazaları olarak dağılmıştır. Atatürk 1933 yılında sanayi ve teknolojiye destek amaçlı Sümerbank’ı kurmuş, 1935 yılında da Kayseri’ye ilk Sümerbank kumaş fabrikası, daha sonra da Nazilli kumaş fabrikası açılmış, ülkenin en mahrum bölgelerine bile dağılan mağazalarla hizmet …

Yazının Devamı »

Diyojen’in üzümleri

      Arada az miktarda zehir, Bu hoş rüyalar sağlar. Son olarak da çok miktarda zehir Hoş bir ölüm için. “Böyle Buyurdu Zerdüşt” Friedrich Nietzsche Simyon Amca’nın anlattığı hikâyeleri hatırlıyorum zaman zaman. Özellikle bağbozumu sonrası yüklenen kamyonların, teknelere sığmayan üzümlerin zamanına ait hikâyeleri. Bağbozumu bitince İstanbul’da alınan dairelerin, gidilen …

Yazının Devamı »

Bozcaada’nın ABC’si

Adayı anlamak isteyenler için mini-rehber… Adaya hiç gelmemiş olanlar soruyorlar: “Bozcaada nasıl bir yer?” Onlara adayı kısaca özetlemeye çalışıyorum. Burada yaşamanın ABC’sini veriyorum. Adaya yeni atanmış memurlara ya da adada yaşamak isteyen serüvencilere de veriyorum bu ABC’yi. Çoğunun adayla ilgili bilgisi kısıtlı, bazıları adayla ilgi en temel olgulara yabancı. Bozcaada’yı …

Yazının Devamı »

Popülerlikten uzak bir ada; Paşalimanı

Rizeli olan eşim mutlulukla çocukluğunun yaz aylarını yemyeşil ağaçlar ve çay bahçeleriyle dolu olan köyünde geçirdiğini anlatırken, “ben de çocukluğumun yaz aylarını köyde geçirdim” dediğimde gülümsedi. Ardından, “adadan köy mü olurmuş” diye de alay etti. Başkalarına komik gelebilir ama evet benim köyüm Paşalimanı adasında. Ailem adaya ilk olarak komşuları aracalığıyla …

Yazının Devamı »

Evde şarap yapmak

Beklenen büyülü zamanlar geldi çattı. Bağbozumu başladı. Koskoca bir yılın emeklerinin karşılığının alınacağı zamanlar. Bazı dostlarımız üzümlerini şaraba dönüştürme serüvenine de başladılar. Öncelikle, yasal olarak her bağcının kendi ihtiyacı için 350 litre şarap yapmasına izin vardır. Ancak bu şarapların ticari olarak değerlendirilmesi yani satılması yasaktır. Elbette ev şaraplarını satın alanlar …

Yazının Devamı »

Adamızın halleri

Motorla Aburga Feneri’ni döndükten sonra ,Yakar Kaptan’ın evi ve Salman Bey’in evinin arasından elektrik direğine kadar bizim sokak, evimiz görünür, kalbim heyecan, sevinç, mutluluk içinde; “çok şükür” derdim, “adamdayım.” Sıra sıra dizilmiş bembeyaz badanalı evleriyle, ihtişamlı kalesiyle, turkuaz mavi karışımı eşsiz deniziyle, kendine özgü yaşantısıyla her zaman göz kamaştırırdı adamız. …

Yazının Devamı »

Can’ın ardından

Karabük’te görevliydik. Bir akşam çıkageldiler kardeşim Süleyman’la birlikte; aynı gemide askerdiler, sürpriz yapmışlar, bize uğramışlar bayram izninde. Nasıl mutlu olduk; zaten gurbetteyiz, hısım akrabalık, çocukluğumuz… Kurmuştuk sofralarımızı, gülüş cümbüş, hayaller, güzel günler görmekti dileğimiz. Can eniştemin yeğeniydi. Fakat sadece bu değildi, akrabalık da vardı babalarımızdan ötürü. Yan yana iki ayrı …

Yazının Devamı »

Aklımdaki sorularla yaza merhaba

Bugün 1 Nisan. Sert bir kışın ardından gecikerek de olsa nihayet güneş ve bahar. Çayır tarafında yürüyorum. Denize doğru inen patikalardan birindeyim. Etrafım bağlarla çevrili. Tek tük yıkık eski bağ evleri var. Bu yolu oldukça seviyorum. Bağlarda ilk yapraklar çıkmaya başlamış. Yenilenme her zaman büyük heyecan katıyor hayata. Mor salkımlar …

Yazının Devamı »

Islomania ya da ada tutkunluğu

Bir İngiliz yazarı olan Lawrence Durrell’in ortaya koyduğu bir kavram “İslomania”. Hadi manyaklığı demeyeyim de “ada tutkunluğu” veya “ada tutukluluğu” olarak tanımlanabilecek bir deyim. Yazarın henüz tıp literatürüne geçmemiş hastalıklar listesinde yer alıyor. Tarifine gelince; “adalarda karşı konulmaz bir çekicilik bulan insanların ruh hali” denebilir”. Bu insanları, bir adada, denizle …

Yazının Devamı »

Samimiyet dolu bir ada kitabı

“Kültür Kargası”nın bu bölümünde ‘dumanı üstünde’ bir ada kitabı var: Bozcaadalı Süleyman Güner’in kaleme aldığı ve ada öykülerinden oluşan “Lodos Ağacı”. Papirüs Yayınları’ndan kısa süre önce çıkan kitap Güner’in ilk kitabı. Aynı zamanda Bozcaada Mendirek dergimizde de uzun süredir denemeleri, şiirleri ve öyküleri yayınlanan Süleyman Güner’in kitabından önce biraz kendisini tanıtalım… …

Yazının Devamı »

Ne güneşler batıyor

Florida’da gördüğümüz gün batımı kutlaması adamıza çok yakıştı. Ancak bu haliyle değil. Son yıllarda adanın en popüler kültür turizmi etkinliğinin “gün batımı” haline geldiğini görünce sevinsem mi yoksa yerinsem mi bilemiyorum! Çünkü ne mutlu ya da ne yazık bize ki, biraz da bizim marifetimiz sayılabilir. Şimdiki toz duman, kargaşa görünümüyle …

Yazının Devamı »

Mendirek için bir yazı…

Mustafa Dermanlı, yeni Mendirek sayısı çıkmadan evvel dergi yazarlarına mutat bir e-mail atar. Yazıların son gönderilme tarihini bildirir ve varsa yazılması gereken dosya konusunu, araştırma ve benzerlerinin haberini verir, yoksa serbest olacağımızı söyler. Bu e-maili alacağını bilmenin ayrı bir tadı vardır yazacak olan için. Bir işe koyulmanın habercisi, gizli bir …

Yazının Devamı »

Adanın eski sofraları

1970’lerden beri Poyrazliman’daki evimizde çok sofra kuruldu, çok misafir ağırlandı.1980’lerin sonlarından itibaren, ben de bu sofraların parçasıydım. Eskiden her hanede fotoğraf makinesi olmadığından, sofralarla ilgili esas bilgi dilden dile dolaşan hikâyelerindeydi. Bu hikâyeleri, becerebildiğimce toplamaya çalıştım. Elimdeki bazı fotoğrafları bu hikâyelerle eşleştirebildiğimde de, ortaya adalı bir ailenin yaz sofralarına dair …

Yazının Devamı »

Adada bir bayram sabahı

Bayramlar adada çok özeldi. Milli bayramlar da dini bayramlar da adalılar için festival havasında geçerdi. Zamanın zaten yavaş aktığı adada hazırlıklar, hayata mana katma, akışı biraz daha hızlandırma, sosyalleşme çabalarının yegâne sebeplerindendi ve belli bir ritüelin parçaları şeklinde uygulanagelirdi. Evimizin yan tarafı amcama ait boş bir arsaydı. Öğretmen lojmanlarının hemen …

Yazının Devamı »

Miskin Liman’da alamatralar

Yolum ne zaman adalara düşse, ilk adım attığım yer genellikle liman ve balıkçı barınakları olmuştur. Mesleki meraktan mıdır yoksa adalılıktan gelen alışkanlık mı bilemiyorum. Lakin deniz ve tekneler adaların ayrılmaz bir parçası olarak görünmüştür gözüme hep. Bozcaada’ya ilk geldiğim gün de öyle yapmış, soluğu miskin limanın dinginliğinde suda adeta asılı …

Yazının Devamı »

Yarım dalya: Mendirek’in 50. sayısı

2014 yılının başlarıydı. Oldukça sert bir havada eşim Burcu ile adaya geçiyorduk. Amacımız yaklaşık bir yıl sonra yaşamayı planladığımız Bozcaada’da iki hafta kadar geçirmek ve kışını da test ettiğimiz adada yaşayıp-yaşamamaya karar vermekti biraz. Elbette yaz mevsiminden daha fazla diğer mevsimlerini sevdiğimiz Bozcaada’da biraz kalmak da bize iyi gelecekti. Sağ …

Yazının Devamı »

Derin sızı

“Ancak bir kentin sokaklarında, bir tür acı çekerek yaşamış olan biri, kaldırım taşlarının, kapı eşiklerinin, tuğlaların, pencerelerin ne anlama geldiğini fark edebilir.” John Berger “Bana ayırdığın bu beyaz sayfaya” diyerek başladığımız hatıra defteri yazılarını hatırlayanlarınız vardır. Bilmeyenlere ise şöyle diyelim: Geçmiş yaşamınızı, dostluklarınızı hatırlamak, geleceğe naif kısa notlar bırakılan bir …

Yazının Devamı »

Kültürel kalıcılık üzerine: Mektup

Yıllar önce bir yabancı dostum Londra’daki evlerinin sokak isminin 1600’lü yıllardan kalma olduğunu söylemişti. Bizim Levent’teki evimizin bulunduğu sokağın ismi son on yılda, Karanfil’den Lavanta’ya, Lavanta’dan Didem’e üç defa değişti. Adres verirken “Eski Lavanta”, “Yeni Didem” gibi karmaşık bildirimler yapıyoruz. Sokağın en yeni isminin ne olduğunu zaman zaman biz bile …

Yazının Devamı »