Hayatı boyunca iki teker dışında araç kullanmaktan pek de keyif almayan, gideceği yer yürüyüş mesafesinde ise mutlaka yürüyen, kısaca yürümeyi seven bir Bozcaadalı olarak, Bozcaada’nın küçük ve rakım olarak alçak bir ada olmasından elbette sayısız kez faydalandım çocukluğumdan bu yana. Biz çocukken, öyle 15 dakikada bir kalkan minibüs, arayınca gelen taksi, scooter vs gibi lükslerimiz yoktu. Denize girmek için yakın yerlere gitmek zorundaydık ve buralar genellikle Katranbolluk, İğdelik, Poyraz Limanı, Tekirbahçe olurdu. Ayazma, Habbele, Sulubahçe gibi yerler lükstü o zamanlar ve ancak pırpırı olan bir tanıdığınız varsa onunla giderdiniz. Hatta bu uğurda kuzenimle beraber bir pırpırdan düşme maceramız vardır. Onu da bir gün anlatırız. Çocukluktan bu yana ada yollarını tepmekten dolayı, benim de yürümekten ayrıca keyif aldığım bazı rotalar oluştu haliyle. Bu sayıda, bu rotaların en sevdiğim 5 tanesini anlatacağım size.
Komando Koyu – Poyraz Limanı Arası Sırtları
Bu yol iki farklı noktadan başlar. Biri Limani Otel’in yanındaki şu an restore edilen eski değirmenlerin arkasından, diğeri de Panorama Otel’in arkasından. Başlangıç kısmı hariç yol boyunca ince bir tek patika halinde ilerler ve 4 farklı koyun sırtlarından geçer. Bitiş noktası, Poyraz Limanı’na çıkan yolun son 50 metresi, yani bir bakıma Poyraz Limanı’dır. Yol boyunca size eşlik eden rüzgâr, hiçbir yapıyla kesilmeyen sonsuz müthiş bir manzara ve buram buram kekik kokularıdır. Rota yaklaşık 2 km’dir.
Rum Mahallesi Sırtları – Yeni Kale ve Eski Değirmenler Altı
Burası da önceki rota gibi iki farklı noktadan girebileceğiniz bir yer. Burada giriş noktanızda tercih unsurunuz rüzgâr olsun. Çünkü bu bölge, poyrazda biraz yıpratıcıdır. Bu bölgede yürümek için lodos havayı tercih etmenizi öneririm. Birinci giriş noktası, Rum Mahallesi ile Baytur’u birbirine bağlayan alt yolun (arıtma yolu) kesiştiği yer. Diğer nokta ise, Rum Mahallesi’nde Mitos Otel’in arkasından su deposuna doğru çıkan bölge. Adanın gün doğumu noktalarından biri diyebiliriz buraya. Erken saatlerde giderseniz, karşı kıyılardan doğan güneşi izlemek keyfinizi ikiye katlayacaktır. Rota yaklaşık 2 – 2,5 km arasıdır.
Göztepe Altı ve Etekleri
Göztepe’yi artık bilmeyen yoktur. Bu rotamız da Göztepe yolu üzerinde başlıyor. Göztepe yolunun ikinci kıvrımını döndükten yaklaşık 80 metre sonra sağa bir patika açılır. Bu patika, Göztepe’nin arka etekleri boyunca devam eder ve Salhane’den sonraki koyun üstlerine gider. Dönüş rotanız da aynı yoldur fakat yol ayrımına geri döndüğünüzde bu kez istikametiniz yukarı, Göztepe’ye olacak. Listedeki en yorucu ikinci rota olduğunu söylemeliyim ancak Bozcaada’nın en yüksek tepesinin zirvesinde karşılaşacağınız manzara, oraya varana kadar attığınız her adıma, aldığınız her soluğa fazlasıyla değdiğini gösterecektir. Bu rota 3 km civarındadır.
Ova Bölgesi
Her yanı üzüm bağları, sonsuz yeşillik ve ucunda masmavi Ege Denizi. Adını Bozcaada’nın tek düzlük bölgesi olmasından alan Ova Mevkii’nin bu bölgesi yaklaşık 1,5 km karedir. Öncelikle araçla Ova-Habbele yolu ayrımına geldiğinizde Ova tarafına yönelerek, sonraki ilk sağa dönüşe sapın ve aracınızı uygun bir yere park edin. Ardından, önünüzdeki iki yolun hangisinden isterseniz salın kendinizi. Yürüyüş süresince adanın bazı kadim bağlarını görebilir ve o bağlardan göz hakkı kadar üzüm yiyebilir, küçük ve sivil uçaklar için yapılmış tek hava alanını görebilir, rastlayacağınız endemik bitkileri inceleyebilir, bu yürüyüşü ilkbaharda yaparsanız gelincik tarlalarında kendinizden geçebilirsiniz. Küçük bir rica; endemik bitkileri koparmak ve topraktan ayırmak yok. Bu yürüyüşün alameti farikası ise, sonunda sizleri 2 km’ye yaklaşan uçsuz bir kıyı şeridinin bekliyor olması. Cesareti olan, “ben kolay yorulmam” diyen dönüş yolunu Ova’nın arka yolundan tutarak Çayır bölgesinden çıkabilir.
Tuzburnu – Ayazma Sırtı
Listedeki en zorlu, en uzun ve yüzde doksanı asfalt olan tek rota. Google Maps verilerine göre yaklaşık 9 km. Rota boyunca inilen ara yollar, patikalar ve koylarla birlikte toplam 15 km’yi bulan muazzam bir yürüyüş mesafesi. Tüm gününüzü ayırmanız gereken bu yürüyüşe başlamadan önce yanınıza bir sırt çantası, bolca su, gıda, yolda değiştirmek için yedek tişört ve çorap almanızı öneririm. Kısmen Bozcaada New Balance Maratonu’nun rotasını da içinde barındıran bu yolun bir bölümünün hayli inişli, çıkışlı ve zorlayıcı olduğunu söylemeliyim. Ancak yol boyunca size eşlik eden kesintisiz deniz manzarası, Çanak Limanı (Akvaryum koyu), Beylik, Ayana gibi koylarda kısa molalar vererek denize girme şansı bu yürüyüşün çekici yanları. Etkinliğinize günün erken saatlerinde başlarsanız sıcak havadan çok fazla etkilenmez, günün sonunda finali Ayazma plajında yaparak kendinizi ödüllendirebilirsiniz.
Bitirirken iki küçük bilgiyi de ekleyeyim. Yazıda verdiğim mesafeler tek yönlü gidiş mesafeleridir. Eğer dönüşünüzü de aynı yoldan yapacaksanız, mesafeleri ikiyle çarpın ve hazırlıklarınızı ona göre yapın. Bir başka önemli nokta da, eğer yürüyüşe tek başınıza çıkıyorsanız, yola çıkmadan önce bir yakınınıza ya da arkadaşınıza nereye gittiğinize dair bilgi verin. İyi yürüyüşler.
[Bu yazı Aralık 2015’de, Bozcaada Mendirek Dergisi’nin 10. sayısında yayınlanmıştır.]