Ana Sayfa / Sayılar / 2015 / Bozcaada Bayramiç Hattı – Adalı Yörükler

Bozcaada Bayramiç Hattı – Adalı Yörükler

Bozcaada’nın kültürel ve toplumsal alt yapısı ne zaman konu olsa; ne zaman bu topraklara can veren insanlar ve bu insanların ortaya koyduğu yaşam biçimimden söz edilse yapılan tartışmalarda bir eksiklik görmüşümdür. Bu konuda, daha önce Lissy Lou (Liza) tarafından çıkarılan ‘Adaposta’ gazetesinde iki yazım yayımlanmıştı. Bu yazılarda, adanın bugünkü tarihine damgasını vurmuş olan kültürel formların sadece adalı Rumlar ve yerli Türkler’den ibaret olmadığı; bunların yanında 1960’lı yıllarda başlayıp 1970’lı yıllarda hızlanan göçlerle gelenlerin de önemli bir kültür tabakası oldukları ısrarla vurgulanmıştı.

Şimdi Adaposta’da yayımlanan bu yazılarımdan birinden kısa bir bölümü paylaşmak ve sizlere tekrar hatırlatmak istiyorum. Yazımızın başlığı: Saçaklı(lı) Emine Teyzenin Anımsattıkları. Bu yazı İnce ve Şahin (Saçaklılar) ailesinin anneleri merhum Emine teyzenin ölümünün ardında yazılmıştı. Emine teyzenin hatırası üzerinden onun da bir üyesi olduğu Adalı Bayramiçliler’in varlığı ve adanın kültür yaşamı içindeki önemi anımsatılmıştı.

“Sizler Bayramiç’in, Ayvacık’ın, Ezine’nin köylerinden, dağlarından, ovalarından, Bozcaada’ya ayrı bir renk getirmiş bir kuşağın temsilcilerisiniz. Çalışkan, güvenilir, güler yüzlü en önemlisi uyumlu insanlardan oluşan Bozcaadalılığın üçüncü kuşağısınız. Bu üçüncü kuşak hiçbir zaman Bozcaada için yabancılaşmanın ve kültürel çatışmanın tarafı olmamıştır. Bozcaada’yı benimsemiş ve çocuklarına da bunu benimsetmişlerdir. Bozcaada’nın ekonomik, kültürel, siyasi yaşamına sadece katkı yapmışlardır. Bunu nereden mi biliyorum? Bu kuşağın temsilcilerinden birinin oğluyum. Ben hep Bozcaada’ya yönelik güzel şeyleri duyarak büyüdüm. 

Bu üçüncü kuşaktan öncesi de Bozcaada hep ikili toplum özelliği gösterir. Osmanlı  zamanında iskana açılan Ada’ya Rum ve Türkler aynı zamanda yerleştirildikleri için Bozcada’da Rum ve Türk kültürleri eşit bir biçimde damgasını vurmuşlardır… Bunu Ada’daki tarihi yapıtlara bakarak da anlayabiliriz. Aynı zamanda tarihteki bazı kırılma noktaları dışında bu iki kültürden biri diğeri üzerinde baskın da olmamıştır.

Bu ikili toplumsal yapı 1960’lı yıllarla birlikte şekil değiştirdiğini görüyoruz. Çünkü bu tarihlerle birlikte, Emine Teyze ve diğerleri Adanın hemen karşısındaki topraklardan geldiler. Rumlarla aynı mahalleyi paylaştılar, onlarla komşu oldular. Geldiler de ne oldu? Bu geliş Bozcaada’nın yeni rengiydi. Başlardaki yabancılık asla düşmanca olmadı. Ada’yı sevdiler. Gördükleri her taşın üstüne bir taş daha koymayı denediler. Ada’nın gelişmesi, Dünya’ya açılmasında, siyasal, kültürel dokusunda izler bıraktılar. Böylece Ada’da daha önceki Türk Rum ikiliğinin yerine Yerli-Yörük ikiliği geldi. Dikkat ederseniz Yerli – Yabancı demiyorum. Çünkü bu yeni gelenler hiçbir zaman yabancı gibi olmadılar ve öyle davranmadılar. Bozcaada’ya asla tepeden bakmadıkları gibi, Ada’da bulunan yaşamın da altında ezilmediler.

Emine Teyze, sen ve senin gibiler sayesinde bugün Adamız daha yaşanır bir yer. Sizlerin bizlere bıraktığınız miras hoşgörü, insanlık, komşu hakkı, güler yüz, çalışkanlık gibi değerlerdir. Bizler birbirimizden hep iyilikler gördük… Mekanın cennet olsun.”

Eğer adamızın kültür alt yapısı önemliyse, bu kültürün tüm unsurlarının hakkı verilmelidir. Ancak böyle hakkaniyetli bir anlayışla adanın bugünkü yaşam biçimi anlaşılabilir.

[Bu yazı Aralık 2015’de Bozcaada Mendirek Dergisi’nin 10. sayısında yayınlanmıştır.]

Hakkında admin

Bunu Okumaya Ne Dersin?

Betonlaşmayı kim ister? “Hiç kimse!”

Son sözü baştan söyleyerek yazımıza başlayalım: “Kimse adanın betonlaşmasını istemiyor.” Ada içindeki tartışma tamamen yapay. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir