Motorla Aburga Feneri’ni döndükten sonra ,Yakar Kaptan’ın evi ve Salman Bey’in evinin arasından elektrik direğine kadar bizim sokak, evimiz görünür, kalbim heyecan, sevinç, mutluluk içinde; “çok şükür” derdim, “adamdayım.” Sıra sıra dizilmiş bembeyaz badanalı evleriyle, ihtişamlı kalesiyle, turkuaz mavi karışımı eşsiz deniziyle, kendine özgü yaşantısıyla her zaman göz kamaştırırdı adamız. …
Yazının Devamı »Aklımdaki sorularla yaza merhaba
Bugün 1 Nisan. Sert bir kışın ardından gecikerek de olsa nihayet güneş ve bahar. Çayır tarafında yürüyorum. Denize doğru inen patikalardan birindeyim. Etrafım bağlarla çevrili. Tek tük yıkık eski bağ evleri var. Bu yolu oldukça seviyorum. Bağlarda ilk yapraklar çıkmaya başlamış. Yenilenme her zaman büyük heyecan katıyor hayata. Mor salkımlar …
Yazının Devamı »Islomania ya da ada tutkunluğu
Bir İngiliz yazarı olan Lawrence Durrell’in ortaya koyduğu bir kavram “İslomania”. Hadi manyaklığı demeyeyim de “ada tutkunluğu” veya “ada tutukluluğu” olarak tanımlanabilecek bir deyim. Yazarın henüz tıp literatürüne geçmemiş hastalıklar listesinde yer alıyor. Tarifine gelince; “adalarda karşı konulmaz bir çekicilik bulan insanların ruh hali” denebilir”. Bu insanları, bir adada, denizle …
Yazının Devamı »Ne güneşler batıyor
Florida’da gördüğümüz gün batımı kutlaması adamıza çok yakıştı. Ancak bu haliyle değil. Son yıllarda adanın en popüler kültür turizmi etkinliğinin “gün batımı” haline geldiğini görünce sevinsem mi yoksa yerinsem mi bilemiyorum! Çünkü ne mutlu ya da ne yazık bize ki, biraz da bizim marifetimiz sayılabilir. Şimdiki toz duman, kargaşa görünümüyle …
Yazının Devamı »Mendirek için bir yazı…
Mustafa Dermanlı, yeni Mendirek sayısı çıkmadan evvel dergi yazarlarına mutat bir e-mail atar. Yazıların son gönderilme tarihini bildirir ve varsa yazılması gereken dosya konusunu, araştırma ve benzerlerinin haberini verir, yoksa serbest olacağımızı söyler. Bu e-maili alacağını bilmenin ayrı bir tadı vardır yazacak olan için. Bir işe koyulmanın habercisi, gizli bir …
Yazının Devamı »Ütopyadan distopyaya(?)
Yaz başında, özellikle evladımız Ramazan’ın öldürülüşünden sonra, ada hakkındaki konuşmalara kulak kabartınca şu soruyu sormamak mümkün değildi: Yoksa ütopyadan distopyaya mı geldik? Bu kadar çabuk mu oldu bu? “Ütopya” dilimize girmiş olan bir kelime. Her şeyin mükemmel olduğu düşünülen yerler hakkında kullanıyoruz. Bir çeşit ideal-ülke diyebiliriz. İngiliz yazarı Thomas Moore …
Yazının Devamı »Asma Yaprağında Omlet
‘Asma Yaprağında Omlet’in tarihi Lodos Bozcaada’nın açıldığı günlere kadar gider. Hatta öncesine. Bir zamanlar, henüz daha ergen bir ortaokul öğrencisiyken ben, az gitmiş, uz gitmiş, annemin kaçıncı taşınma hazırlıkları bilmediğim bir zamanda pek çok yerden sonra, Beykoz’a taşınmıştık. Memur çocuğu olarak büyüyenler beni anlayacaklardır. Biz kaçıncı okulumuz olacağını hesaplayıp, bir …
Yazının Devamı »Turizm cephesinde yeni bir şey yok
Turizm, insanları birbirine yaklaştıran, farklı kültür ve coğrafyalar arasında köprü oluşturan, bireysel, yerel ve küresel barış ve hoşgörüye hizmet eden ticari bir etkinlik olarak anlatılmıştı bizlere. İlkokul, ortaokul yıllarında kutladığımız turizm haftalarında, biz hep böyle ya da benzer bir biçimde işittik turizmi. Biz turizmi öyle bildik; öyle bilmeye de devam …
Yazının Devamı »Eylülün ardı
Ekim ayına girdik şimdilerde. Ada Eylül 20’den sonra bir ıssız, sakin. Kapalı pek çok yer. Böyle zamanlarda yürüyüş yaparken hep anılarım aklımın bir köşesinde oluyor. Bir zamanlar Lodos varken, yani biz henüz restoran işletmeye devam ediyorken, sabahları dükkanı erken açmak en sevdiğim işti. Sokaklar ıssızken, henüz mahallede ve adada hayat …
Yazının Devamı »Taki
Adamızın kalabalıklaştığı zamanlar başladı. Başladı diyoruz ama Nisan başından beri iyi bir yoğunluk yaşanıyor. Her ne kadar çoğunluk memnun olsa da özellikle esnafın para kazanması, kışı geçiren esnaf için iyi bir can suyu oldu. Kışın sessiz ve sakin geçen sokaklar ve ada yaşamını hareketlendirmek, yıllardır tüm yönetimlerin ortak gayesi olmuş, …
Yazının Devamı »