Bozcaada’da yaşayan insanların, Bozcaada ile bir şekilde ilgisi olan herkesin deniz ve gemi ile mutlaka bir bağlantısı vardır. Her ne kadar şu anda adaya hizmet veren geminin işletmeciliğini yapan kurum herkesin dilinde yer alıyorsa, her toplantıda dile getiriliyorsa da, bizim adamızda ve diğer adalarda yaşayan insanlar için önem arz eder.
Diğer bir etken de ada şartlarını benimsemiş, burada yaşayan bireylerin olmazsa olmazı hava durumu ve deniz şartlarının o andaki durumudur. Bugün adayla ilintili herkes internetteki hava durumu sitelerini, rüzgarın gücünü, hangi yönden ne eseceğini iyi bilir. Hatta geçenlerde, adada yaşayan yaşlı bir teyze bana eskiden, esen rüzgar poyraz mı lodos mu diye sorardı. Şimdi ise işi o kadar ileri götürmüş ki; “sabah zıpkın gibi kalktığımda anlıyorum ki poyraz, her tarafım uyuşuk kalkıyorsam anlıyorum ki hava lodos” diyor.
Çok eskilere uzandığımızda, özellikle eski iskele dediğimiz Odunluk İskelesi’nden motorlarla yapılan taşımacılığın daha zor şartlarda gerçekleştiğini bir çoğumuz iyi bilir. Sert bir lodosta motorlar kıyıdan Tuzburnu’na gider, oradan Odunluk İskelesi’ne bir saat süren meşakkatli bir yolculuktan sonra varılırdı. Kaptanlar uzun kalın halatlarla tekneyi sabitler, her dalganın iskeleye motorları yanaştırması esnasında bir kaç yolcu dışarı iskeleye atlardı. O zamanlar en fazla iki araç kalaslar üzerine sabitlenirdi. Hatta bir minibüs, iskelede tekneye bindirilirken hızını alamamış, teknenin öbür tarafından suya gömülmüş, teknenin ismi de ‘dalgıç’ olarak kalmıştı. Eğer ki müzeyi gezenler varsa o yılları daha iyi anlayabilir.
Yakar, Şengünler, Talay, Aral, Necdet kaptan, Osman Kırlı, Ahmet kaptanlar ve niceleri bu memlekete tekneleriyle yıllarca hizmet etmişlerdir. Hepsine Allah rahmet eylesin, geride kalanlara sağlık ve sıhhat dilerim.
12 Eylül 1980’den sonra Kenan Evren’in ziyaretiyle adamıza çıkartma gemileri verilmiş, yolculuk iki saate varan sürelere çıkmış fakat daha çok araç almaya başlamış, bir nevi hareket ve yoğunluğun temelleri o zaman atılmış, tekneler yavaş yavaş geçmişi anılarda bırakarak kendilerini emekliye sevk etmişlerdir. Eski kaptanlardan şu anda hayatta kalan Kazım kaptandır. Eğer ki bir yerde denk gelebilirseniz, eminim sizlere anlatacak çok şeyi vardır.
Zamanla nesiller değişmiş, bu memleketin çocuklarının içinde atalarının, babalarının izinden yürüyerek o deniz sevdasını, o iyot kokusunu içine çekerek büyüyen yeni nesil denizciler, reisler, kaptanlar gelmiştir. Okulda okuyarak da kaptan olunabilir ama bu acı denizin tecrübesini yaşamayan bu denizlerde kaptan olamaz. Tam da bu sırada emekliye ayrılan Ayhan kaptandan söz etmezsek olmaz. Namı diğer ‘bastonaki’.
Çok konuşur, kamarada yarım saat nasıl geçti anlayamazsın. Deniz ve ada sevdalısıdır. Atalarının izinden gitmiş, babası Baki reis ve efsane Yakar kaptandan feyz almıştır. Her türlü havada gider. Adayı mahrumiyet adası olmaktan çıkarır. Yıllarca bu insanları, hastaları, sevinç içinde olanları, üzüntüsü olanları, herkesi taşıdı. Boğazların işlemediği havada adamızın mahrumiyetini en iyi o bilir ve giderdi. Şimdi emekliye ayrıldı. Biz onu çok arayacağız. Sana bundan sonraki yaşamında başarılar Ayhan kaptan. Diğer reislerimiz, arkadan gelen gençlere de sözüm; seferleriniz kazasız, pruvanız neta olsun.
[Bu yazı Ekim 2015’de, Bozcaada Mendirek Dergisi’nin 9. sayısında yayınlanmıştır.]