Ana Sayfa / Sayılar / 2015 / Bozcaada’da birkaç günde neler yapılır?

Bozcaada’da birkaç günde neler yapılır?

Bozcaada’ya gelen misafirlere naçizane yol göstermesi için bir sayfaya sığacak bir dosya hazırlamak istedik. Evet, herkes eminiz ki kendi tecrübelerini, ritüellerini kendisi oluşturur lâkin biz yine de belki yol gösterir niyetiyle aklımıza gelenleri sayfamıza taşıdık…

Thenes’in adası Bozcaada… Efsanelere konu olmuş, Evliya Çelebi’nin ‘Seyahatname’sinde yer almış, Homeros’un destanlarında uzun uzun bahsedilmiş, geçmişin büyülü, günümüzün ise Avrupa ve Dünya’da en özel adalarından bir tanesi… Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesi… Sadece 37 kilometrekareye yayılmış ufacık tefecik ama içi dopdolu adacık!

Evet, kimisi yolunu yazın düşürür adaya, kimisi baharda, kışta. Kimisi bir kaçamak için gelir hafta sonunda, kimiyse uzatır tatilini haftalarca… Üçte biri üzüm bağlarıyla bezenmiş, her yanından kekik kokusu gelen, ritüelleri ve kattıkları için defalarca ziyaret edilen, Çanakkale’nin en şirin ilçesi Bozcaada.

Bozcaada’ya gelen misafirlere naçizane yol göstermesi için bir sayfaya sığacak bir dosya hazırlamak istedik. Dosyamızın adı da “Birkaç günde Bozcaada’da neler yapılır”! Evet, herkes eminiz ki kendi tecrübelerini, ritüellerini kendisi oluşturur lâkin biz yine de yukarda da dediğimiz gibi naçizane önerilerimizi sunalım istedik yolunu ilk kez düşürenlere…

Bozcaada, Çanakkale’ye bağlı Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesi. Cumhuriyet ve Alaybey (yani Rum ve Türk) isimli sadece iki mahallesi var. İstanbul’a uzaklığı 400 km, Ankara’ya 700 km, İzmir’e 300 km civarında olan Bozcaada’ya kara yoluyla ulaşmak mümkün. İstanbul’dan gelenlerin bir defa Çanakkale Boğazı’nı geçmek için, bir defa da anakaradan adaya ulaşmak için feribota binmesi gerekiyor.

Bozcaada henüz el değmemiş koylarıyla ve meşhur plajlarıyla, uzun kumsallarıyla, tertemiz, berrak ve ilk kez girenler için ‘serin’ suyuyla müptelalarına kucak açmasını bilir. En bilineni Ayazma Plajı olsa da, Akvaryum Koyu (Çanak Liman), Sulubahçe, Habbele, Çayır, Tuzburnu da yine rağbet gören koy ve plajlardır. Ayazma hariç diğer plajlara giderken deniz şemsiyenizi götürmeniz, yanınızda suyunuzu, yiyeceğinizi almanız da önerilir. Ha, unutmadan adada olmak demek, rüzgârın yönüne göre koy ve plaja gitmek de demektir aynı zamanda.

Sadece denizi mi meşhurdur Bozcaada’nın? Elbette hayır. Üzüm bağlarıyla ve şaraplarıyla da adından sıkça söz ettirir ada. Bozcaada deyince üzüm, üzüm deyince aklına şarap gelen çok insan tanıdık biz. Evet, Thenes’in kuntra üzümünü ehlileştirdiğinden beri büyüsünü koruyor Bozcaada’da şarap. Kimi çok eski, kimisi de henüz yeni olan, büyük veya yerel birçok şarap fabrikası var Bozcaada’da. Bir de elbette şaraba dönüşen üzümün hikâyesi var! Kuntra, Karalahna, Çavuş ve Vasilaki üzümleri Bozcaada’ya has üzümler. Çavuş sofralık, diğerleri ise şaraplık. Yerel üzümlerin haricinde Merlot ve Cabernet Sauvignon da son dönemde oldukça iyi şaraplar veren üzüm çeşitleri.

Tabii ki Ege mutfağının leziz mezeleri ve deniz mahsulleriyle de anılıyor Bozcaada. Restoranların, meyhanelerin, özenli işletmelerin hem müzikleri, hem dekorları, hem de mutfağı bu kültürü en güzel şekilde yansıtıyor. Her mevsimin özel mezelerini, yiyeceklerini ve balıklarını kaçırmamaksa size düşüyor. Ama bademli kurabiye, Bozcaada tostu, damla sakızlı muhallebi, ada lokumu, asma yaprağında sardalye, kabak çiçeği dolması, deniz mahsullerinin neredeyse tamamı Bozcaada’ya uğrayıp da mutlaka tatmanız gereken lezzetlerdendir. Yukarıda bahsetsek de bu bölüme elbette ‘şarap’ da eklenmeli. Kırmızı ya da beyaz, damak tadınıza göre!

Bozcaada aynı zamanda festivalleri ve şenlikleriyle de son dönemde adından sıkça söz ettiriyor. Bu şenliklerin olduğu günlere, haftalara denk gelirseniz ve ilginizi çekerse bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz. Mayıs ayındaki New Balance 10K Koşusu ve Tiyatro Festivali, Haziran ayında Kiteboard Festivali, Temmuz ayında gerçekleşen Ozanın Günü ve Homeros Okumaları ve Ayazma Aya Paraskevi Panayırı, Eylül ayındaki Bağbozumu Kültür ve Sanat Festivali ve Yerel Tatlar Festivali, Ekim ayındaki Belgesel Festivali ilk bakışta akla gelen aktiviteler olarak göze çarpıyor.

Ayrıca gün batımı çok özel oluyor Bozcaada’da… Polente Burnu’nda, rüzgârgüllerinin hemen yakınında, birkaç kadeh şarap, yanına Ezine peyniri, Kazdağları’nın esintisini kapmış zeytin ve zeytinyağı eşliğinde şölene dönüşüyor o güneşin batışı… Bir de Bozcaada’nın en hakim noktası olan Göztepe’den Bozcaada’nın kıvrımlarına, bağlarına, düzlüklerine uzun uzun pek güzel bakılır hayaller kurarken…

Gün batar, gün doğar ve hepsi hatırasıyla baki kalır dimağlarda. Bozcaada sokaklarında aheste gezilir, kaleye çıkılır, fotoğraf makinesi elden düşmez… Mezeler, tatlılar yenir, şaraplar, şerbetler içilir, sohbetler edilir ve bir elveda çekilir Ada’ye en afilisinden “tekrar geleceğim” diyerek feribotun üst katından…

[Bu yazı Ağustos 2015’de, Bozcaada Mendirek Dergisi’nin 8. sayısında yayınlanmıştır.]

Hakkında admin

Bunu Okumaya Ne Dersin?

Çınar ağacının gölgesi

“Sokakların, evlerin ve içlerinde yaşayan insanların, kendi aralarında kurdukları ilişkiler tamamen tesadüfü ve kısa süreli …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir