İstanbul, Sultanahmet Meydanı’nda güneş doğmak üzereydi. Yıllar nasıl da su gibi akıp gitmişti. Urumeli’nde şirin bir köyde doğmuştu. İki çocuklu bir ailenin sağlıklı, güçlü, gürbüz çocuğu idi. Osmanlı’nın köye geldiği o günü hiç unutamadı. Devşirildiği gün sepette taşınan 3-5 yaşında bir bebek değildi. Tamı tamına dokuz yaşında idi. Ailesinin gönül rızası ve gönülden isteği …
Yazının Devamı »